Büyük Amiral ThrawnKendi halkı tarafından sürgüne gönderilen Mitth'raw'nuruodo, galaksiyi ele geçirmeye yetecek yeteneğe sahipti, fakat İmparator Palpatine onu sürekli geride tutmayı yeğlemişti. Ölümünde bile geleceğe yönelik hakimiyet planları hazırlamıştı ve sadece şans sayesinde galaksi yurttaşları Büyük Amiral Thrawn'a bağlılık yemini etmekten kurtulabildiler.
Thrawn, Bilinmeyen Bölgeler'den gelen mavi derili, kırmızı gözlü insanımsı Chiss ırkının bir üyesiydi. Chiss'ler çeşitli yıldızları kapsayan geniş bir imparatorluğa; etkileyici bir askeri güce ve geleneğe sahip disiplinli, ciddi bir halktılar. Mitth'raw'nuruodo, Eski Cumhuriyet'ten ve galaksinin geri kalanından tamamen bağımsız ve ilgisiz yaşayan Chiss İmparatorluğu'nun en parlak taktisyenlerinden biriydi ve komutasındaki savunma gemilerinden oluşan bir grupla İmparatorluğun sınırlarında devriye gezmekle görevlendirilmişti.
Bilinmeyen Bölgeler sayısız tehditle doluydu ve Chiss'ler sürekli tetikte olmak zorundaydılar. Yavin Savaşı'ndan uzun yıllar önce, Mitth'raw'nuruodo'nun 12 hafif gemiden oluşan keşif grubu, Chiss İmparatorluğu'nun sınırlarını ihlal eden 15 kruvazörlük bir savaş filosuyla karşılaştı. Bu gemiler, Şansölye Palpatine tarafından gizlice gönderilmişti ve görevleri, Bilinmeyen Bölgeler'den geçecek olan ''Harici Uçuş Projesi(Outbound Flight Project)'' kod adlı Jedi misyonunu karşılayıp yok etmekti. Fakat Mitth'raw'nuruodo komuta gemisi hariç 15 kruvazörün hepsini yok etti ve komuta gemisinde de Palpatine'in en yakın yardımcılarından olan Kinman Doriana'yı bulup onu sorguya çekti. Doriana, jedi misyonunun niçin bir tehdit oluşturduğunu ve niçin yok edilmeleri gerektiğini açıkladı ve bunun üzerine ikna olan Mitth'raw'nuruodo Harici Uçuş Projesi'nin gemisini de önleyip yok etti, gemideki Jorus C'baoth dahil 6 Jedi Ustası da öldürüldü. Chiss yönetici evleri Mitth'raw'nuruodo'nun düşman olup olmadığı kesin olmayan bir gruba karşı böyle uyarısız bir saldırı yapmış olmasından hiç hoşnut kalmadılar.
Mitth'raw'nuruodo, Chiss askeri geleneklerini ihlal ettiği ve kafasına göre davrandığı suçlamasıyla imparatorluğun sınırlarının dışında vahşi ormanlarla kaplı ilkel bir gezegene sürgüne gönderildi.
Aradan on yıldan uzun bir süre geçti. Galaksinin diğer ucunda Palpatine kendisini İmparator ilan etti. Kaptan Voss Parck komutasındaki Victory-sınıfı yıldız destroyeri Strikefast, Booster Terrik adlı kaçakçıyı Bilinmeyen Bölgeler'in sınırlarına dek kovaladı ve şans eseri Mitth'raw'nuruodo'nun gönderildiği gezegene rastladı. Hangi ırktan olduğu bilinmeyen, silahsız yabancı İmparatorluk çıkarma ekibiyle adeta dalga geçti ve doğal kaynaklardan faydalanarak çıkarma mekiklerini ve TIE savaşçılarını yok etti. Kaptan Parck etkilenmişti. Dönüşte bu dahi yabancıyı beraberinde İmparatorluğa götürdü ve onun Palpatine'le bizzat tanışmasını ayarladı. İmparator bu Chiss savaşçısının potansiyelini çabucak keşfetti, ancak İmparatorluğun ırkçı politikalarının onun çok güçlenmesini engelleyeceğini de biliyordu. İsmini kısaltarak bundan böyle Thrawn olarak bilinen Mitth'raw'nuruodo, resmi İmparatorluk askeri eğitim programlarına dahil oldu. Eğitimden çıkar çıkmaz Thrawn hızla rütbe atlayıp yükselmeye başladı. İnsan olmayan birisiyle birlikte görev yapmanın sadece düşüncesinin bile tiksindirmeye yettiği pek çok İmparatorluk subayı Thrawn'ın dehasına tanık olunca fikirlerini değiştirdiler.
Yavin Savaşı günlerinde Thrawn; İmparatorluk Yıldız Destroyeri Vengeance'ın kaptanı olmuştu. İmparator'un en güçlü karanlık taraf ajanlarından biri olan Jerec işleri için sık sık Vengeance'ı kullanıyordu, ve Palpatine bu aşırı hırslı, güvenilmez Dark Jedi'a göz kulak olma görevini Thrawn'a emanet etmişti. Thrawn'ın kendisini İmparatorluk'tan uzun süreler için uzaklaştıran ikinci bir görevi daha vardı. Yıldız Destroyeri Admonitor'ı kullanarak görünüşte İmparator adına Bilinmeyen Bölgeler'de büyük alanların haritasını çıkarmakla meşguldü. Thrawn bu sırada Chiss uzayındaki eski yoldaşlarıyla da tekrar temas kurdu ve Chiss halkı içinde pek çok grup, yaşam biçimlerini koruyabilmek için Thrawn'ın etrafında toplandı. Bilinmeyen Bölgeler'deki esrarengiz ve karanlık tehditler güçlenmeye başlamıştı ve yıllardır bunlarla mücadele halinde olan Chiss'ler kurtuluş umudunu Thrawn'da görüyorlardı. Bilinmeyen Bölgeler'i Vahşi Uzay'a bağlayan sınır bölgeleri üzerindeki Nirauan gezegeninde ''Thrawn'ın Eli'' kod adlı devasa bir üs ve istihbarat kompleksi kurdu ve burayı gayri resmi operasyon merkezi olarak kullanmaya başladı.
Yavin'den on ay sonra Kaptan Thrawn, S'krrr adlı yaratıkların arasında öldürücü bir böcek istilasıyla mücadele etti ve hayatta kaldı. Bundan hemen sonra İmparator onu terfi ettirerek koramiral yaptı. Çok az kişinin bildiği gerçek ise, resmi promosyon töreninin ardından İmparator'un Thrawn'ı gizlice Büyük Amiral rütbesine getirmiş olduğuydu. Thrawn filodaki en iyi subaylardan biri olduğunu kanıtlamıştı, ancak Palpatine aynı anda 12'den daha çok Büyük Amiral olmasını istemiyordu. Bu yüzden bu promosyon hiç bir zaman kayıtlara geçmedi ve Thrawn gizli bir Büyük Amiral olarak İmparator'un saklı tuttuğu kozlarından biri haline geldi.
Hoth Savaşı'ndan birkaç aya önce Thrawn, Black Sun liderlerinden biri olan Zekka Thyne'ı Corellia'dan atmak için Darth Vader'la birlikte çalıştı. Thrawn bu gizli görevin altından kalkabilmek için ödül avcısı Jodo Kast'ın kılığına girdi ve CorSec subayları Corran Horn ile Hal Horn'u oyuna getirerek onların Thyne'ın yakalanmasında önemli bir rol oynamalarını sağladı. Black Sun Vader'ın başındaki en büyük belalardan biriydi ve bu operasyonun başarılı olmasından memnun olan Vader, teşekkür olarak Thrawn'a sessiz ve son derece öldürücü Noghri ölüm komandolarını istediği zaman kullanması yetkisini verdi. Noghri'ler ancak Vader'a ve Vader'ın kendilerine bizzat tanıştırdığı kişilere itaat ediyorlardı ve Thrawn'ı da Sith Lordu'ndan sonraki liderleri olarak kabul ettiler.
Bu hadisenin hemen ardından Thrawn Derra IV Savaşı için İmparatorluk savaş planlarını geliştirdi ve Hoth'a giden çok önemli bir Asi ikmal konvoyu burada Baron Soontir Fel'in yıldızsavaşçısı filoları tarafından tuzağa düşürülüp son gemisi ve son pilotuna kadar yok edildi. Bu zafer Asiler'in yeni Hoth üssünün planlandığından çok daha güçsüz kalmasına sebep oldu.
Hoth Savaşı'ndan sonra, iki yüksek rütbeli subayın ihaneti İmparatorluk Filosu'nun köküne kadar sarsılmasına sebep oldu --Amiral Harkov ve Büyük Amiral Zaarin. Thrawn her ikisinin de ortadan kaldırılmasına yardım etti. Bu sefer daha devam ederken, Thrawn Zaarin'in yerini doldurması için Palpatine tarafından resmen ve bu sefer açık bir şekilde Büyük Amiral yapıldı. Zaarin'in ölümünden sonra İmparator Thrawn'ı harita çıkarma görevine devam etmesi için Bilinmeyen Bölgeler'e geri gönderdi. Bundan kısa bir süre sonra da Palpatine Endor'da hayatını kaybetti. Takip eden genel karmaşada Asi İttifakı asla İmparatorluğun en yeni Büyük Amiralinin varlığını öğrenemedi.
Thrawn, Thrawn'ın Eli üssüne geri döndü. O ve askerleri, tüm galaksiyi tehdit etme potansiyeline sahip Ssi-Ruuvi İmparatorluğu'na öldürücü bir darbe indirdiler ve Bilinmeyen Bölgeler'de gizlenen başka, daha da korkunç tehditlere karşı savunma noktaları hazırladılar. Bu tehditlerin bilinen galaksiye yayılmasına izin verilemezdi. Bu gizli savaşa devam ederken Thrawn, Ysanne Isard yoluyla İmparatorluk'la temas halinde kalmayı sürdürdü, ama ona güvenmiyordu. Endor'dan sonra geçen yıllar içinde pek çok eski silah arkadaşının kendi Bilinmeyen Bölgeler'deki kendi Chiss/İmparatorluk gücüne katılmasını ayarladı. Bunlar arasında şimdi amiral olan Voss Parck ve efsanevi Baron Fel de vardı.
Endor'un üzerinden 4 yıl geçmişti. Ysanne Isard yenilmişti ve yenilgilerden, savaşlordluklarıyla giderek daha çok bölünmekten kurtulamayan İmparatorluk yok olmanın eşiğine gelmiş bulunuyordu. Bilinmeyen Bölgeler'deki tehditler şimdilik bastırılmıştı ve bu sayede Thrawn İmparatorluğa geri dönmeye fırsat bulabildi. Thrawn'a göre Yeni Cumhuriyet beceriksiz, anarşik ve etkisiz bir yönetimdi ve galaksinin etrafını kuşatan tehditlere karşı koymaktan acizdi. Bu yüzden İmparatorluğun kurtarılması şarttı. Thrawn kendisine sadık kuvvetleri Bilinmeyen Bölgeler'de bırakarak hiç haber vermeden, tek başına ve ansızın çıkageldi. İlk temas kurduğu gemi olan Chimaera'yı bayrak gemisi, geminin komutanı Kaptan Gilad Pellaeon'u da sağ kolu yaptı. İmparatorluk Moff'larının isteksizce de olsa yönetimi son Büyük Amiral'e devretmekten başka seçenekleri yoktu, özellikle de düşman karşısında fazla şansları kalmadığı bu dönemde. Thrawn kaybedilmiş bölgeleri İmparatorluğa tekrar kazandırabilirdi.
Thrawn aylarca elindeki kuvvetleri yoğun bir şekilde savaşa hazırladı. Sonra da Cumhuriyet'e karşı seferini başlattı. İmparator'un Wayland'deki gizli depolarında bulduğu üç şey, ona yardımcı oldu: Maskeleme teknolojisi, geniş bir klonlama tesisi ve deli Jedi klonu Joruus C'baoth. C'baoth, Güç kabiliyetlerini Thrawn'ın filolarını koordine etmede kullandı. Buna karşılık olarak Thrawn, Leia Organa Solo ve henüz doğmamış ikizleri Jacen ve Jaina'yı kaçırma girişimlerinde bulundu. C'baoth onları kendi öğrencisi yapmak istiyordu. Maskeleme cihazı Sluis Van Savaşı'nda çok işe yaradı ve neredeyse Thrawn'ın koca bir grup Cumhuriyet savaş gemisini sağlam olarak ele geçirmesine sebep oldu.
Bu arada Thrawn Wayland'deki tesislerde on binlerce klon asker üretmeye başladı. Cumhuriyet'ten önce ele geçirmeyi başardığı Katana Filosu'nu oluşturan Dreadnaught sınıfı ağır kruvazörleri de klon mürettebatlarla donattı. Klon ünitelerden oluşan gizli ''sleeper'' hücrelerini de galaksinin dört bir yanında binlerce gezegene sızdırdı. Bunlar yedek olarak bekleyecek ve gerektiğinde kullanılacaklardı. Bir diğer görevleri de galaksiye dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı bir erken uyarı ağı olarak çalışmaktı. Thrawn klon birlikleri için genetik kaynak olarak elindeki en iyi askerleri kullanmıştı: Baron Fel'den alınan örenklerle üretilen klonlar TIE pilotu olarak görev yaptılar. Thrawn ilerisi için bir deney de yaptı ve kendi askeri dehası ile bir Kraliyet Muhafızı'nın refleksleri ve dövüş yeteneğini birleştirmek için Binbaşı Grodin Tierce'ın bir klonunu geliştirdi, ancak bu deney istenen sonucu vermedi ve bu yolda devam edilmedi.
Ve son olarak, Thrawn Wayland'deki Spaarti klon tüplerinden birini gizlice Niaruan'daki Thrawn'ın Eli üssüne gönderdi ve kendisinin bir klonunu büyütmeye başladı. Thrawn maskelenmiş astroidlerle Coruscant'ı etkili bir şekilde abluka altına aldı ve zafer üzerine zafer kazanmaya devam etti. İmparatorluğun sınırlarını neredeyse iki katına çıkardı ve morallerin çok yükselmesini sağladı. Fakat tüm dehasına rağmen, emri altındakilere fazla güvenmek gibi bir kusuru vardı ve Leia Organa Solo'nun sadık Noghri komandolarını kendisine karşı çevirmiş olduğundan habersizdi. Kritik Bilbringi Savaşı'nın ortasında Noghri bodyguard'ı Rukh Büyük Amiral'i kalbinden hançerledi. İmparatorlıuk bir anda yine kaosa doğru sürüklenmeye başladı.
Palpatine'in bir klon vücutla geri dönmesini de takip eden yıllarda yardımcısı Kaptan Pellaeon giderek yükseldi ve sonunda İmparatorluğun yeni lideri oldu. Fakat görünüşe göre İmpararorluğu artık hiç birşey kurtaramayacaktı. Savaşı kesin olarak kaybettiklerini anlayan Pellaeon, Cumhuriyet'le barış görüşmeleri yapmaya hazırlanırken, barış yapılmasını istemeyen Moff Disra ile prototip klon Grodin Tierce perde arkasında bir komplo kurdular ve kiraladıkları Flim isimli çok yetenekli bir aktörün Thrawn olduğunu iddia ettiler. Umutsuz İmparatorlukçular kahramanlarının geri dönmüş olduğu hikayesine inanmaya hazırdılar, onları ancak Thrawn utanç dolu bir yenilgiden kurtarabilirdi. Haberler hızla galaksiye yeyıldı ve Thrawn'ın on yıl önce yaptıklarını iyi hatırlayan galaksi yurttaşları derin bir endişeye kapıldılar.
Bu arada, Mara Jade ve Luke Skywalker, bunca yıldır gizli olan Nirauan'daki Thrawn'ın Eli'ni buldular. Amiral Parck, Baron Fel ve Chiss askerleri aradaki on yılın neredeyse tamamınını Bilinmeyen Bölgeler'de savaşarak geçirmişlerdi ve onlar da Thrawn'ın geri dönmüş olduğuna inanıyorlardı. Üstelik onların geçerli sebepleri de vardı, çünkü Büyük Amiral sık sık onlara, ölmesi durumunda kendisini on yıl beklemelerini, bu sürenin sonunda geri döneceğini söylemişti.
Ama Mara ve Luke'un kalenin derinliklerinde buldukları ve Parck ile Fel'in bile habersiz oldukları gerçek bambaşkaydı: Gizli bir bölmede Thrawn'ın klonu büyümüş, bu esnada gerçek Thrawn'ın tüm hafızası ve bilgileriyle programlanmış ve klonlama silindirinden çıkmak üzereydi. Fakat bölmenin duvarları yıkıldı ve içeriye dolan nehir suları, klonun daha 'doğmadan' ölmesine sebep oldu. Aynı esnada, Yaga Minor'da Grodin Tierce ile Moff Disra'nın sahte Thrawn komplosu da açığa çıkarıldı.
Bu krizin hemen ardından Cumhuriyet ve İmparatorluk, kalıcı bir ateşkes ve barış antlaşması imzaladılar. Ölümünden on yıl sonra, Büyük Amiral Thrawn'ın kariyeri nihayet son bulmuştu...
SW Turk